“GATS ve KAMU GİRİŞİMCİLİĞİ”
HAZIRLAYAN
Birol UBAY
ANKARA-2016
ÖZET
Hizmet Ticareti Genel Anlaşması (GATS), 1995 yılında Dünya Ticaret Örgütünü (DTÖ) kuran Nihai Senedin eki olarak yürürlüğe girmiştir. Amacı DTÖ’ye üye ülkeler arasında gerçekleşen uluslararası hizmet ticaretinin kurallarını düzenlemek ve serbest rekabet ortamının oluşturulmasının önündeki ulusal uygulamaların kaldırılmasını sağlamaktır.
Türkiye, DTÖ’nün kurucu üyesi olarak GATS’a taraf olan ülkelerden biri konumundadır. Türkiye, GATS kapsamında yer alan hizmet sektörleri ile ilgili ülke taahhütlerini yerine getirmek adına özelleştirmelere ağırlık vermiştir. Buna Türk Telekom’un özelleştirilmesi en önemli örnek olarak gösterilebilir. Ayrıca Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinde, kendi hizmetler sektörü ile ilgili yasal düzenlemelerini Avrupa Birliği’nin müktesebatına da uyumlu hale getirmesi gerekmektedir.
GİRİŞ
Hizmet sektörü, küreselleşmenin de etkisiyle 1980’li yıllardan itibaren uluslararası ticarette, mal ticareti ile yarışır hale gelmiştir. Uluslararası mal ticaretinin fiziki yapısı yanında hizmet sektörünün fiziki olmayan yapısı, internet teknolojisinin de gelişimi ile online olarak sunulan hizmetlerin artışı bu alanda uluslararası rekabeti de arttırmıştır.
Geleneksel uluslararası mal ticaretinin kurallarının düzenlenmesine yönelik olarak bir örgüt kurma çabalarının neticesinde imzalanan Ticaret ve Tarifeler Genel Anlaşması (GATT) nda hizmet ticareti ile ilgili düzenlemeler yer verilmemiş olması ve bu alanda uluslararası rekabeti engelleyici ulusal uygulamaların varlığı, uluslararası hizmet ticaretinin gelişimi önünde en büyük engeller olarak durmaktaydı.
Bu nedenlerle, 1995 yılında GATT’ın yerine geçecek olan Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ)’yü kuran Nihai Senedin eki olarak Hizmet Ticareti Genel Anlaşması (GATS) yürürlüğe girmiştir.
GATS’ın kapsamı, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren özelliklede 2000’li yıllarda yapılan müzakereler neticesinde genişletilerek, hizmet ticaretinin tüm türleri ile ilgili uluslararası kurallar oluşturulmaya çalışılmıştır. Bununla birlikte GATS kapsamında yer alan hizmetlerin tanımı halen muğlaklığını korumaktadır.
Bu çalışmada ilk bölümde GATS ortaya çıkış süreci, temel yapısı, kuralları ve işleyişi hakkında bilgiler verilecektir. İkinci bölümde ise, Türkiye’nin DTÖ’ye üyeliği ve GATS sürecindeki ülke taahhütleri ve bunların durumları irdelenecektir. Son bölümde ise GATS’ın kamu hizmetleri bakımından kamu girişimciliğine olan etkileri üzerinde durulacaktır. Çalışmada genel olarak bu konuda yazılmış akademik makalelerden ve uluslararası örgütlerin raporlarından kaynak olarak faydalanılacaktır.
1. HİZMET TİCARETİ GENEL ANLAŞMASI
Hizmet Ticareti Genel Anlaşması (bundan sonra GATS olarak anılacaktır), Dünya Ticaret Örgütünü (DTÖ) kuran ve 1 Ocak 1985 tarihinde yürürlüğe giren Nihai Senet’in ekinde yer alan, DTÖ’ye üye ülkeler arasındaki sınır aşan hizmet ticaretinin kurallarını düzenleyen uluslararası bir Anlaşmadır[1].
GATS’ın yasal çerçevesi, 1986 ila 1994 yılları arasında gerçekleşen ve Uruguay Round olarak da adlandırılan uluslararası ticaret müzakerelerinde görüşülmüştür. Bu görüşmelerde gelişmiş ülkeler, Ticaret ve Tarifeler Genel Anlaşması (bundan sonra GATT olarak anılacaktır)[2] benzeri ve özellikle bankacılık, haberleşme ve finansal hizmetler gibi hizmet ticaretlerine uygulanacak uluslararası bir kurallar bütününü oluşturma çabası içindeydiler. Birçok gelişmekte olan ülke de kendi vatandaşlarının gelişmiş ülkelerde işçi olarak çalışabilmelerini sağlayacak kuraların oluşturulmasını istiyordu. Sonuç olarak GATS uzun görüşmelerin ardından 1 Ocak 1985 tarihinde DTÖ’yu kuran Anlaşma ve ekleri ile birlikte yürürlüğe konulmuştur.
GATS üzerine yapılan müzakerelerde belirleyici nokta, gelişmiş ülkelerin uluslararası hizmet ticaretinin kurallarının yeniden belirlenmesinde üstlendikleri etkili roldür. Gelişmiş ülkelerin hizmet ticaretinin liberalleşmesini öngören yaklaşımlarının temelinde ise genel olarak kendi ülkelerinde piyasa karlılık oranları hızla artan ve önemli bir sektör haline gelen hizmet sektörünü, özellikle gelişmekte olan ülkelerin piyasalarına doğru kaydırma isteği yatmaktadır[3].
Tarihsel süreç dikkate alındığında, GATT’ın yürürlüğe girdiği 1948 yılından sonra dünya ticaretinde yaşanan gelişmeler ve hızla küreselleşen dünya ekonomisi, hizmet sektörünün toplam uluslararası ticaret içindeki payının hızla artmasıyla sonuçlanmıştır. Özellikle küresel finans piyasalarının artan önemi yanında yabancı sermaye hareketlerinin kendilerine yeni ve karlı pazar arayışları hizmet ticaretinin önündeki engellerin kaldırılması için yapılan lobi faaliyetlerini körüklemiştir[4].
Hizmet ticaretinin uluslararası bir anlaşma kapsamına alınması ilk olarak “Uruguay Round” sürecinde olmuştur. Bununla birlikte bu tür tartışmaların geçmişi 1970’li yılların sonlarına kadar uzanmaktadır. Bu dönemlerde ABD’nin GATT kurallarını, çokuluslu şirketlerin küresel çaptaki faaliyetlerinin yayılımını sağlayacak şekilde genişletmek arzusu, hizmet ticareti kavramının da bu arzuyu gerçekleştirecek şekilde ortaya çıkmasına yol açmıştır.[5]
Aslına bakılırsa, II Dünya Savası sonrası yaşanan yıkımı ve ekonomik çöküşü durdurmak ve dünya ekonomisini yeniden canlandırma çabaları, küresel olarak faaliyet gösterecek yeni aktörlerin piyasaya çıkmasına yol açmıştır. Bunlardan IMF (1947) ve Dünya Bankası (1947) uluslararası finans kuruluşu olarak ortaya çıkarken, GATT ise uluslararası ticaretin önündeki en önemli bariyerler olan gümrük tarifelerinin ve dış ticaret engellerinin kademeli olarak azaltılmasını ve ayrımcılığın engellenmesini amaçlayan çok taraflı bir anlaşma olarak 1948 yılında yürürlüğe girmiştir. Bu dönemde mal ticaretinin hizmet ticaretine göre gelişmiş olması, GATT’ın genel olarak uluslararası mal ticareti ile ilgili kuralları düzenlemesinin önemli bir sebebi olarak görülebilir. Diğer bir deyişle mal ticaretinin fiziki olarak gözlenebilir olması onu hizmet ticaretinin bir adım önüne geçirmiştir[6].
Ancak küreselleşmenin hızlanması ile birlikte dünya üzerindeki mali piyasaların elektronik olarak birbirine bağlanması, gelişen internet ve iletişim teknolojileri hizmet sektörünün sınır kontrolleri olmadan başka ülkelere kolayca yayılmasına neden olmuş ve hizmet sektörünün dünya ticaretindeki payı 1980’lerden itibaren hızla yükselişe geçmiştir[7].
Bununla birlikte, uluslararası mal ticareti bakımından GATT ile sağlanan liberalleşme ivmesi, hizmet ticareti bakımından GATS öncesi pek de söz konusu değildir. Özellikle pek çok alanda kamu hizmetlerinin halen devlet eliyle sağlandığı gelişmekte olan ülke ekonomileri, küresel ekonominin önemli aktörleri olan çok uluslu şirketler bakımından ele geçirilmesi gereken kârlı yatırımlar olarak görünüyordu. Bu nedenle, gelişmekte olan ülkelerin kamu hizmetleri alanında yapacakları özelleştirme ve serbestleştirme çalışmaları, IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlar tarafından bu ülkelere mali istikrarın sağlanmasında bir ön şart olarak dayatılmıştır[8].
Bu açıdan bakıldığında GATS’ın gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkeler bakımından ortak bir noktada birleşen farklı amaçları bulunmaktadır. Gelişmiş ülkeler uluslararası hizmet ticaretinde aslan payını elde etmek amacıyla DTÖ bünyesi altında böyle bir anlaşmanın uygulanmasını talep ederlerken, gelişmekte olan ülkelerde kendi ülke vatandaşlarının gelişmiş ülkelerde rahatça çalışmasını sağlayacak işgücü hareketliliğinin sağlanmasını amaçlamaktadırlar[9]. Ortak olan nokta ise uluslararası hizmet ticaretinin belli kurallara bağlanmasıdır. Ancak, sözleşmeye taraf olan ülkelerin taahhütleri açısından bakıldığında en fazla yol kat etmesi gerekenler gelişmekte olan ülkeler olacaktır çünkü önlerinde tamamlamaları gereken sancılı bir liberilizayon süreci bulunmaktadır.
Tüm bu açıklamalar ışığı altında GATS kapsamına giren hizmet tanımının iyi yapılması gerekmektedir. GATS Anlaşmasının I:3(b) maddesindeki tanıma göre; kamu idaresinin yetkisine dayanılarak verilen hizmetler dışındaki tüm hizmetler bu Anlaşmanın kapsamına girmektedir[10]. Başka bir deyişle kapsam dışı olan hizmetler, sadece kamu otoritesi tarafından kamu yararı güdülerek sunulan ve piyasada başkaca sucusu olmayan hizmetlerdir. Bu durumda GATS, savunma hizmetleri dışında piyasada özel sektör tarafından da sağlanan eğitimden sağlığa, ulaştırmadan haberleşmeye tüm kamu hizmetlerini kendi bünyesine almaktadır[11].
1.1. GATS'ın Temel Yapısı, Kuralları ve İlkeler
GATS; ulaştırma, yatırım, eğitim, haberleşme, finansal hizmetler, enerji, su hizmetleri ve kişilerin dolaşımı gibi geniş bir alanı kapsayan konulardaki hizmet ticaretinin yasal çerçevesini sağlamaktadır. Bu nedenle GATS, hizmet ticareti ve yatırımı alanında engel çıkaran düzenlemelerin görüşülmesi ve aşamalı olarak kaldırılmasını amaçlayan çok taraflı uluslararası bir anlaşmadır[12].
GATS’ın bir diğer özelliği ise, dinamik bir süreç olmasıdır. GATS yürürlüğe girdiği 1985 yılından buyana DTÖ’ye üye ülkeler arasında yapılan sürekli müzakereler ile genişletilmeye çalışılmaktadır. Artan serbestleşme düzeyini yakalama hedefi bu müzakerelerin başlangıç noktasını teşkil etmektedir. Müzakerelerde dört hizmet kaynağı üzerinden üye ülkelerin belli taahhütlerde bulunabileceği öne çıkmaktadır. Bunlar;
· Sınır Aşan Hizmet Sunumları: Bu tür hizmetler bir üye ülkenin kara sınırları içerisinden diğer bir üye ülkenin kara sınırları içerisine yapılan hizmet tedarikleridir. Örneğin, Bir Meksikalı elektrik şirketinin komşusu olan ABD’nin Kaliforniya eyaletine elektrik sağlaması gibi…
· Yurtdışında tüketim veya sınır aşan hizmet tüketimi: Bir üye ülkenin kara sınırları içerisinde diğer bir üye ülkeden ziyarete gelmiş tüketiciye yapılan hizmet sunumlarıdır. Örneğin, Arjantinli bir kişinin ABD giderek Amerikan bankalarından hizmet alması gibi…
· Ticari Mevcudiyet: Bir üye ülkenin tedarikçisinin diğer bir üye ülkenin kara sınırları içerisinde işletme, şube veya ofis açmasıdır. Örneğin, BP’nin, Nijerya kanunları çerçevesinde Nijerya’da BP Nijerja adı altında ayrı bir tali şirket açması ve faaliyet göstermesi ya da bir Amerikan bankasının Türkiye’de şube açarak finansal ve mali hizmetler sunması gibi…
· Gerçek Kişilerin Hareketliliği: Bir üye ülkenin vatandaşının kısa süreliğine diğer bir üye ülke topraklarına giderek bir işletme için hizmet sağlaması[13]. Burada göçmen olarak gelenler kapsam dışıdır. Örneğin, Bir Amerikan şirketinin, Türkiye’deki şubesine üç yıl süre ile bir yönetici göndermesi veya Hindistan bilgi teknolojisi uzmanının bir Alman şirketi tarafından çalışmak üzere beş yıllığına işe alınması gibi…
Üye ülkeler bu sayılan konular ile ilgili belli taahhütlerde bulunabilecekleri gibi belli süreler dâhilinde çekinceler (deregasyon) da öne sürebilmektedirler. Ancak GATS’ın tüm üye ülkeler bakımından bağlayıcılığı olan ve hiçbir üye ülkenin özel taahhüt öne süremeyeceği genel yükümlülükleri de bulunmaktadır. Bunlar:
· En Çok Kayrılan Ülke Uygulaması: Tüm hizmetler dâhil olacak şekilde, üye ülkelerin diğer üye ülkelerden sağlanan hizmetlere ve hizmet sağlayıcılarına eşit ve ayrımcılık gözetmeden davranmasıdır. Örneğin Güney Afrika Cumhuriyetinin ülkesi içinde üye ülkelerden sağlanan yabancı hizmetlere ve hizmet sağlayıcılarına eşit muamele etmesi ve bir üye adına ayrımcılık yapacak şekilde düzenlemelere gitmemesi...
· Düzenlemelerde Şeffaflık: Üye ülkeler, hizmet ticaretine etki edecek yasa, kural ve düzenleme değişikliklerini mutlaka yayınlamalıdırlar. Ayrıca üye ülkeler bu tür değişikliklerde diğer üye ülkeleri bilgilendirecek bir spesifik kamu ajansını oluşturmalıdırlar.
· Objektif, Makul ve Tarafsız İdari Düzenlemeler: Üye ülkelerde hizmet kurallarına ve hizmet sağlayıcılarının birbirleri ile olan ticari ilişkilerine (özellikle yabancı hizmet sağlayıcılarına) etki edecek herhangi bir düzenleme mutlaka objektif ve şeffaf ölçütlere dayanmalı, makul ve mantıklı olmalı ve herkese eşit olarak uygulanmalıdır.
· İdari Gözden Geçirme ve Temyiz Prosedürleri: Üye ülkeler mutlaka hükümet düzenlemelerinin hizmet ticareti üzerine olan etkileri ile ilgili şikâyetleri kabul edecek ve bağımsız bir şekilde gözden geçirecek bir yönetim mekanizmasını ve temyiz sürecini (mahkemeler, idari ajanslar veya bağımsız tahkim yapısı yolu ile) oluşturmalı veya yürütmelidir.
· Monopollerin ve Ayrıcalıklı Tedarikçilerin Faaliyetlerin Disiplini: Üyeler mutlaka hizmet sağlayıcısı konumundaki (örneğin posta ve sağlık hizmetleri gibi ..) kamu monopollerinin faaliyetlerinin, kendi ülkelerinin GATS kapsamında zorunlu olarak yerine getirmeleri gereken “En Çok Kayrılan Ülke Uygulaması”, özel piyasa erişimi veya ulusal muamele gibi yükümlülüklerine zarar vermesine özen göstermelidirler.[14] Örneğin, Türkiye kendi kara sınırları içerisinde belli bir bölgenin elektrik ihtiyacının karşılanması ile ilgili imtiyaz hakkını ulusal elektrik şirketine vermiş ancak bu şirket bu ihtiyacı karşılamada yetersiz kalıyorsa, tekel konumundaki bu şirketin bu ihtiyacı karşılamak için sadece Alman elektrik şirketlerine alt-sözleşme yapma önerisinde bulunması Türkiye’nin GATS kapsamındaki “En Çok Kayrılan Ülke Uygulaması” yükümlülüğüne aykırı bir durum teşkil edecektir. Bu yüzden bu tür bir durumda, elektrik hizmeti sağlayıcılığı ile ilgili davetin tüm DTÖ üyesi ülke elektrik şirketlerine açık olması gerekmektedir. Başka bir deyişle, tekel konumundaki, ulusal şirket diğer tüm üye ülke elektrik şirketlerinin sözleşme yapmak için teklif vermelerine olanak sağlamalıdır.
GATS kapsamında DTÖ’ye üye ülkelerin yerine getirmeleri zorunlu olan bu yükümlülüklerinin yanında sadece taahhütte bulunan ülkenin hizmet sektörüne uygulanacak özel yükümlülüklerde bulunmaktadır. Bu özel yükümlülükler yatay olarak (tüm hizmet sektörleri veya belirli bir hizmet sektörü için geçerli tüm tedarik türleri boyunca) veya dikey olarak ( sadece bir hizmet sektörüne veya belirli bir tür tedarike) uygulanabilir. Bu tür yükümlülükler:
· Piyasa Erişimi: Taahhütlerin yapıldığı alanlarda uygulanan ama özel, belirli sınırlamalara ve şartlara tabi yükümlülüklerdir. Örneğin sınırlamalar, belirli sayıda hizmet sağlayıcısına veya çalışana ya da sektördeki yabancı sermaye kullanımına uygulanabilir.
· Ulusal Muamele: Taahhütlerin yapıldığı alanlarda uygulanan ve üyelerin yerel ve yabancı hizmetler veya tedarikçiler arasında ayrımcılık yapmamasını sağlayan yükümlülüklerdir. Bu durumda üye ülkeler kendi hizmet endüstrisi lehine rekabet şartlarını yasal ve fiili olarak modifiye edemezler.
GATS, üye ülkeler bakımından uyulması yukarıda bahsedilen yükümlüleri getirmekle birlikte anlamanın bazı maddelerinde üye ülkelerin başvurabilecekleri istisnalarda getirmiştir. Bu tür istisnai durumlarda GATS üye ülkelere, kendi GATS yükümlülüklerini etkileyecek kanunları, kuralları veya düzenlemeleri uygulama hakkını tanımıştır. Örneğin,
GATS’ın 12 inci maddesi, üye ülkelerin dış ödemeler dengesini teminat altına almak için geçici kısıtlamalar uygulayabileceği hükmünü getirmiştir. Aynı şekilde 14 üncü madde ise üye ülkelerin; genel ahlakı ve kamu düzenini korumak, insan, hayvan ve bitkisel hayatı veya sağlığı korumak ayrıca tüm anlaşma ile uyum içinde olmasa da kaçakçılıkla mücadele için gerekli yasa ve düzenlemelere uyulmasını sağlama nedenleriyle gerekli önlemleri alabileceklerini belirtmektedir. Ayrıca mükerrer 14 üncü madde hükmü de; üye ülkelerin askeri ve önemli güvenlik çıkarlarını korumak adına önlem almalarına izin vermektedir.[15]
Bununla birlikte bu tanınan istisnalar, hizmetler bakımından bu istisnayı uygulayan üye ülke ile diğer DTÖ üyesi ülkeler arasında gelişigüzel ve hoş görülmez bicimde bir ayrımcılık yapılmasına olanak tanımamalıdır. Ayrıca üye ülkelerin başvurduğu istisnalar bir hizmet ticareti kısıtlamasına dönüşmemelidir.
1.2. GATS'ın Dünya Hizmet Ticareti bakımından Önemi
GATS küresel ölçekte hizmet ticaretinin kurallarını düzenleyen çok taraflı bir uluslararası anlaşma olmasının yanı sıra dinamik bir yapıya da sahip olması diğer bir özelliği olarak göze çarpmaktadır. Dinamik bir süreç olmasından kasıt Anlaşmanın ilk imzalandığı gibi kalmaması, özellikle 2000 yılından itibaren yapılan görüşmeler yoluyla kapsamının genişletilmeye çalışılmasıdır[16].
Anlaşma, uluslararası hizmet ticareti ile ilgili uyulması gereken kuralları düzenlerken, taraf ülkelerde kendi taahhütlerini yerine getirme konusunda uluslararası hukuktan kaynaklanan bir sorumluluk altına girmişlerdir.
Önceki bölümlerde de bahsi geçtiği üzere, GATS kapsamına giren hizmetler kamu otoritesine dayanılarak tamamı kamu idaresi tarafından karşılanan hizmetlerin dışında kalan rekabete ve piyasada işlem gören hizmetlerdir. Ancak burada muğlak olan kamu hizmetlerinin neleri kapsayıp neleri kapsamadığıdır.
Örneğin kapalı ekonomilerde özellikle sosyalist rejimlerde, hemen hemen tüm hizmetlerin kamu yararı güdülerek devlet tarafından verilirken bu durum gelişmiş liberal ekonomilerde tam tersidir. GATS’a taraf olan ülkelerin siyasi, ekonomik ve mali yapıları dikkate alındığında, üye ülkelerin bir kısmının serbest piyasa ekonomisinin hâkim olduğu gelişmiş ülkelerden, önemli bir kısmının da serbest piyasa ekonomisinin yeni uygulandığı ya da Türkiye gibi karma ekonomi modellerine sahip gelişmekte olan ülkelerden ibaret olduğu görülmektedir.
Bu açıdan bakıldığında gelişmiş ülkelerin ve bu ülkelerde merkezleri bulunan çok uluslu şirketlerin giderek büyüyen uluslararası hizmet ticareti sektöründe paylarını arttırma düşünceleri yanında gelişmekte olan ülkelerinde kendi hizmet sektörlerinin ve işgücü piyasalarının uluslararası arenada hareketliliğini arttırma çabaları GATS’ın DTÖ’nün kuruluş anlaşmasının bir eki olarak yürürlüğe girmesinde etkili olmuştur denilebilir. Ancak sonuçta GATS, DTÖ’ye üye ülkeler bakımından bağlayıcılığı olan ve uluslararası hizmet ticaretinin kurallarını koyan çok taraflı bir anlaşmadır ve giderek genişleyen kapsamı ile dinamik bir yapıya sahiptir[17].
Gelişmiş ülkeler bakımından çok önceden tamamlanmış olan özelleştirme süreci ve serbest piyasa ekonomisi şartları, gelişmekte olan ülkeler bakımından da daha fazla serbestleşme ve özelleştirme yapılmasını gerektirmektedir. Zaten uluslararası mali kuruluşlar, mali istikrarın sağlanması ve ekonominin güçlendirilmesi gerekçeleriyle, gelişmekte olan ülkelere özelleştirme reçetelerini sunmaktadırlar. Bu özelleştirme hareketleri, gelişmekte olan ülkelerin devlet eliyle kamuya sunduğu hizmetlerin piyasaya açılması dolayısıyla da daha önce GATS kapsamına girip girmeyeceği tartışma konusu olan birçok kamu hizmetinin serbestleşme ile birlikte Anlaşma kapsamına girmesine neden olmuştur. Özellikle enerji, ulaştırma, turizm, su, haberleşme gibi daha önce devlet tekelinin yoğun olduğu alanlarda artık serbest piyasa şartlarına göre hizmet sunulması, kârını maksimize etmek isteyen çok uluslu şirketlerin, GATS’ın kapsadığı hizmet tanımının genişletilmesi ile ilgili lobi faaliyetlerini körüklemektedir.
Yukarıda bahsi geçen hizmet sektörleri bakımından GATS kuralları ile ilgili kısa bir değerlendirme yapılacak olursa; özellikle anlaşma kurallarının enerji sektörü üzerinde oldukça geniş çaplı bir etkisi olduğu söylenebilir. Enerji sektörü; petrol arama ve çıkarma, boru hattı yapımı ve kullanımı, petrol rafinesi faaliyetleri ve elektrik üretimi gibi alanları içine almaktadır. Enerji hizmetleri faaliyetlerinin genişliği nedeniyle GATS kuralları bu sektör içinde çevre ve doğal kaynak korumasına yönelik tedbirlerin kabul edilmesini ve uygulanmasını zorlaştırmaktadır. Ayrıca fosil yakıtları da içine alan enerji hizmetleri genişlemesi iklim sorunlarını da kötüleştirmektedir.
GATS taahhütleri hükümetlerin kendi ülke topraklarında yabancı enerji şirketlerinin faaliyetlerini düzenleme yeteneğini sınırlamaktadır. Örneğin GATS kurallarının elektrik dağıtımında uygulandığı durumlarda, ülkelerin kendi elektrik dağıtım sistemleri ile ilgili düzenleme yapma yetenekleri azalacaktır[18]. Başka bir deyişle, ülkeler kendi elektrik üretimi piyasalarını, çevresel hasarlara yol açabilecek sınır aşan elektrik üretimine açacaktır. Bu durum daha büyük çevresel felakete yol açabilecek nükleer enerji içinde geçerlidir.
Bu tür enerji hizmetlerin çevresel etkileri ele alındığında, GATS kurallarının ülkelerin çevre koruma ile ilgili düzenlemelerine olan olumsuz etkileri de göze çarpmaktadır. Çevresel düzenlemeler her ne kadar destekçileri tarafından hem ticaret genişlemesi hem de çevre korunması bakımından potansiyel bir kazan-kazan fırsatı olarak tanımlansa da, GATS kapsamında bu sektördeki taahhütlerin genişlemesi, atık yakma gibi çevresel olarak zararlı faaliyetleri bulunan çok uluslu şirketlerin faaliyetlerini arttırabilecektir. Ayrıca bu tür taahhütler ülkelerin çevreye yararlı teknolojiler geliştirme yeteneklerini de azaltmaktadır.
GATS’a taraf olan gelişmiş ülkelerin, daha doğru ifade etmek gerekirse gelişmiş ülke merkezli çok uluslu şirketlerin, bir an önce gelişmekte olan ülkelerde devlet tekelinden çıkarılıp, özelleştirilmenin hızlandırılmasını istedikleri diğer bir hizmet alanı ise su hizmetleridir[19]. GATS’a taraf ülkelerin su hizmetleri ile ilgili bulunmuş oldukları taahhütler, bu ülkelerin hükümetlerinin, özel sektör işlemcileri tarafından göllerden, nehirlerden ve yeraltı su kaynaklarından toplanan suların miktarını kısıtlama ve düzenleme yetkilerini sınırlamaktadır. Su kaynakları üzerindeki bu artan baskı çevresel bir felaketle sonuçlanabilecektir. GATS kurallarında kamu hizmetlerinin tam olarak açık bir şekilde tanımlanmayışı, su kaynaklarının toplanması ve dağıtımı sistemlerinin, yerel veya merkezi yönetimler tarafından özel şirketlere açılmasını gerektirecektir.
Aynı şekilde turizm de seyahat hizmetleri ve yolcu taşımacılığı ile dünyanın en büyük ve hızlı gelişen endüstrisi olarak kabul edilmektedir. Bu sektörün de çevreye önemli etkileri bulunmaktadır özellikle turizm sıklıkla biyolojik çeşitliliğe ve el değmemiş alanlara zarar vermekte ayrıca doğal kaynakların kötü kullanımına yol açmaktadır. Dünya çapında turizm konaklaması ile ilgili gelişmeler hali hazırda sahil şeritlerine ve ormanlık alanlara zarar vermekte, ciddi su kesintilerine ve ormanların azalmasını tetiklemektedir. Bu açıdan bakıldığında, Turizm sektörünün de dâhil edildiği GATS kapsamındaki geniş piyasa taahhütleri, ülkelerin hassas alanları koruma ve bunların kullanımı düzenleme yetkilerini ve ayrıca eko-turizm faaliyetlerini kısıtlayacaktır.
İkinci Dünya Savaşı sonrası yıkıma uğrayan dünya ekonomisini ayağa kaldırma ve uluslararası ticaretin önündeki ulusal engelleri kademeli olarak azaltma çabaları uluslararası bir ticaret örgütünün kurulması fikrinin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bu amaçla, uluslararası ticareti serbestleştirecek, ülkelerin mali ve ekonomik istikrarı sağlama amaçlarına katkıda bulunacak ve ayrıca uluslararası alanda ekonomik işbirliğini oluşturacak uluslararası kurumların ve örgütlenmelerin kurulması yoluna gidilmiştir. Bu uluslararası mali kuruluşların en önemlileri günümüzde de varlığını devam ettiren IMF ve Dünya Bankası gibi kurumlardır[20].
Uluslararası mali işbirliğinin ve istikrarın sağlanması amacıyla oluşturulan bu uluslararası kurumların yanı sıra uluslararası ticaret alanında da serbest rekabet şartlarının oluşturulması ve ulusal engellerin kaldırılması için gerekli işbirliği koşullarının oluşturulması gerekiyordu. Bu şekilde uluslararası bir ticaret örgütü kurulana kadar uluslararası ticaretin şartlarını belirleyecek geçici birçok taraflı anlaşma olan Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) 1947 yılında imzalanarak 1948 yılında yürürlüğe konuldu. Türkiye de 1953 yılında GATT Anlaşmasını kabul ederek, Anlaşmaya taraf ülkeler arasında yerini almıştır.
İmzalanmasından itibaren yaklaşık 50 yıla yakın bir süre dünya mal ticaretinin kurallarını düzenleyen GATT'ın yerini 1995 yılında kurulan Dünya Ticaret Örgütüne (DTÖ) bırakmıştır. Her ne kadar DTÖ, GATT'ın devamı niteliğinde bir uluslararası örgüt olarak görülse de, birbirinden oldukça farklı yapı ve içeriğe sahiptirler. Diğer bir deyişle; GATT kurumsal bir yapısı olmayan çok taraflı ulusal bir anlaşma iken DTÖ uluslararası bir kuruluş niteliğindedir ve kendi karar alma organına sahiptir ve ayrıca GATT sadece uluslararası mal ticaretinin kurallarını düzenlerken, DTÖ mal ticaretinin yanı sıra, hizmet ticaretini ve ticari nitelikli fikri mülkiyet haklarının da uluslararası arenada yapılacak alışverişinin kurallarını ortaya koymaktadır.[21]
Uruguay Round'a taraf olan ülkeler arasında yer alan Türkiye de kurucu ülkelerden biri olarak DTÖ'yü kuran Nihai Senedi imzalamıştır.
DTÖ sadece üye ülkelerin arasında uyulması gereken uluslararası ticaret kurallarını düzenlemekle kalmamakta ayrıca üye ülkelerin taraf olmalarından kaynaklanan taahhütlerini yerine getirip getirmediklerini de sürekli kontrol etmektedir. Üye ülkeler belli zaman aralıkları ile gözden geçirmeye tabi tutulurken bunun süresinin belirlenmesinde üye ülkelerin gelişmişlik düzeyleri ve dünya ticaretinden aldıkları paylar belirleyici unsur olmaktadır. Örneğin ABD, Japonya, Avrupa Birliği, Kanada her iki yılda bir, bunları takip eden on altı ülke dört yılda bir ve diğerleri altı yılda bir gözden geçirilmeye tabi tutulmaktadır[22].
Türkiye, DTÖ tarafından her dört yılda bir ticaret politikaları bakımından gözden geçirmeye tabi tutulmaktadır. DTÖ'nün kurulmasından buyana Türkiye'nin ticaret politikaları; 1994, 1998, 2003 ve 2007 yıllarında gözden geçirmeye tabi tutulmuştur[23].
2.1. Türkiye’de Kamu Hizmetleri
İdare hukukunda da önemli bir kavram olarak karşımıza çıkan kamu hizmeti Türkiye bakımından ortaya çıkışı Osmanlı dönemine uzanmaktadır. Kamu hizmetinin genel olarak devletin kamunun yararına yürütmüş olduğu her türlü iş ve işlem olarak tanımlayabilmek mümkün olsa da kamu hizmetlerin hem hukuki hem de iktisadi özellikleri bünyesinde barındırması bu kavramın tam bir belirlilik göstermemesine de neden olmaktadır.[24]
İdare hukukuna göre devlet faaliyetlerinin belirliliği esastır. Ancak Kamu hizmetlerinin iktisadi bir özelliği de içinde barındırması, temel hak ve hürriyetler, girişim özgürlüğü gibi konularla olan yakın ilişkisi, kamu hizmetlerinin idare hukuka açısından sınırlarının çizilmesini zorlaştırmaktadır.[25]
Kamunun faaliyetleri açısından bakıldığında, kamu hizmetlerinin tanımındaki belirsizlik daha iyi görülebilir. Karma bir ekonomik siteme sahip olan Türkiye’de, devlet kamu hizmetlerini birkaç farklı türde sunmaktadır. En genel olarak tam kamusal hizmetler bakımından ( örneğin milli savunma hizmeti) devlet, kamu yararı güderek bu hizmetleri tüm kamunun hizmetine sunmaktadır. Bunun yanında devletin özel sektöründe faaliyet gösterdiği alanlarda, özel sektörü dengeleyici şekilde, ( sağlık hizmetleri gibi) sunmuş olduğu kamu hizmetleri bulunmaktadır.
İşte GATS açısından bakıldığında kamu hizmetlerindeki muğlaklığın, en azından Türkiye bakımından, nedeni, kamu hizmetlerinin sınırının çizilmesinin hem idare hukuku hem de konjonktür açısından zor olmasıdır. Çünkü GATS’ın kapsamına giren hizmetlerin tanımı Türkiye bakımından oldukça geniş kapsamlıdır ve bu kapsamda değerlendirilecek hizmetlerin uluslararası hizmet ticareti bakımından serbestleştirilmesi, devletin kamu yararı bakımından özel sektörün kar güdüsünü dengeleme işlevini zaafa uğratacaktır.
2.2. GATS Sürecinde Türkiye’nin Durumu
DTÖ’nün kuruluş anlaşmasının eki konumundaki GATS, üye ülkeler arasındaki hizmet ticareti ile ilgili uluslararası kuralları ortaya koymaktadır. GATS kapsamına sadece hizmet ticareti girerken mal ticareti anlaşmanın kapsamı dışında bırakılmıştır. Türkiye’de, DTÖ’yü kuran Nihai Senedi imzalayarak, bu anlaşmanın eki konumundaki GATS’a taraf olmuştur.
GATS toplamda 12 ana hizmet sektörü ve 160 alt hizmet sektörünü kapsamaktadır. Türkiye’de kamu idaresi tarafından yerine getirilen 9 ana hizmet sektörü ve 84 alt hizmet sektörü GATS kapsamında yer almaktadır[26].
Türkiye’nin GATS kapsamında kamu hizmetleri ile ilgili olarak gerçekleştirdiği serbestleştirme çalışmalarına değinmeden önce GATS kapsamında giren hizmetlerin genel olarak nasıl tanımlandığına bir kez daha değinmekte fayda olacaktır. Anlaşmada yapılan tanıma göre kamu idaresinin yetkisine dayanılarak verilen hizmetler dışındaki tüm hizmetler GATS kapsamına girmektedir ve DTÖ üyesi ülkelerin birbirleri ile yapacakları uluslararası hizmet ticaretinde GATS kapsamında getirilen kurallara uymaları gerekecektir.
Bununla birlikte Anlaşmada yapılan hizmetler tanımı oldukça geniş ve muğlak kalmıştır. Çünkü hemen hemen hiçbir ülkede saf olarak devlet eliyle sunulan hizmet sınıfı bulunmamaktadır. Bunun belki de tek istisnası savunma hizmetleri olarak gösterilebilir.
Kamu hizmetlerin genel olarak tanımına bakıldığında; kamu yararı sağlamak, genel ve kolektif ihtiyaçları karşılamak üzere devlet ya da diğer kamu tüzel kişilerince veya kamu idaresi gözetiminde özel teşebbüslerce sağlanan düzenli ve devamlı faaliyetler[27] olduğu görülmektedir. Bu tanımdan anlaşılacağı üzere kamu hizmetlerin en önemli özellikleri; kamu yararı taşıması ve devlet tarafından veya devlet denetiminde özel teşebbüslerce verilen bu hizmetlerden toplumun faydalanmasıdır[28].
Bu açıdan bakıldığında, GATS kapsamına giren hizmet tanımının muğlaklığı daha da aşikar hale gelmektedir. GATS’ın imzalanmasına öncülük eden ülkeler ve bu konuda lobi faaliyetlerinde bulunan çok uluslu şirketler giderek gelişen ve mal ticareti ile yarışan bir paya sahip olmaya başlayan dünya hizmet ticareti pastasından en büyük dilimi kapma amacını gütmektedirler. Bununla birlikte Türkiye’nin de dahil olduğu diğer gelişmekte olan ülkeler ise GATS sayesinde ülkelerine doğru bir sermaye hareketi oluşmasını ve kendi ucuz işgüçlerini gelişmekte olan ülkelere doğru yaymayı hedeflemektedirler[29]. Bu yüzden Anlaşmada hizmetlerin tanımı yapılırken tam bir kesinlik değil muğlaklık tercih edilmiştir. Ayrıca Anlaşmanın imzalanmasından bu yana geçen süreçte, yapılan genişletme müzakereleri ile bu muğlak hizmet tanımı içine giren hizmet sektörleri daha da genişletilmeye çalışılmaktadır[30].
Genel olarak Türkiye’nin kamu hizmetleri bakımından durumuna bakıldığında; hem devletin hem de özel sektörün faaliyet gösterdiği bir pazar söz konusudur. Toplumun ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik kamu yararı taşıyan hizmetler devlet yanında özel sektör eliyle de piyasaya sunulmaktadır. Özellikle Türkiye’de devlet tekelinin simgesi durumundaki tekel idaresinin özelleştirilmesi[31] ile birlikte sınai ve iktisadi kamu hizmetleri bakımından tekel konumunda bir kamu hizmeti kalmamıştır.
Türkiye’nin GATS kapsamında taahhütte bulunduğu hizmet sektörleri ile ilgili olarak gerçekleşen gelişmeler hakkında kısa bir değerlendirme yapacak olursak;
Eğitim sektörü bakımından Türkiye’de halen yabancı firmaların özel üniversite açması, Bakanlar Kurulu tarafından özel izin verilen vakıflar ile sınırlıdır. Buna ek olarak bu tür vakıfların idarecilerinin çoğunluğunun Türk vatandaşı olması zorunluluğu devam etmektedir. Ayrıca ilkokul, ortaokul ve diğer tanımlanmamış eğitim hizmetleri bakımından, ticari nitelikteki sınır aşan hizmet arzlarının ve tüzel kişilerin piyasaya erişiminde bazı kısıtlamaları devam ettirmektedir[32].
Telekomünikasyon hizmetleri bakımından; Türkiye GATS’da bulunduğu taahhütleri hemen hemen tam anlamıyla yerine getirmiş bulunmaktadır. Türk Telekom’un 2005 yılındaki özelleştirilmesinden sonraki süreçte bu alanda yabancı firmaların sektöre girişi önündeki engeller ortadan kaldırılmıştır[33]. Haberleşmenin en önemli ve en eski türü olan posta hizmetleri de GATS’da Telekomünikasyon hizmetlerinin bir alt başlığı olarak üye ülkeler tarafından serbestleştirilmesi ve serbest piyasada işlem görecek hale getirilmesi istenilen bir hizmet türüdür. Türkiye, posta hizmetleri sektörünün yeniden yapılandırılması ve serbest piyasa şartlarına uygun hale getirilmesi çalışmaları, GATS’ın yanında Avrupa Birliği mevzuatına uyum süreci ile birlikte ancak 2013 yılında 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanununun[34] yürürlüğe girmesi ile başlamıştır. Bu kanun ile Avrupa Birliği’nin posta hizmetleri alanındaki Topluluk mevzuatı örnek alınarak hizmetlerin serbestleştirilmesi amaçlansa da PTT bu kanunla ülkede tek hizmet sağlayıcısı konumunda bırakılmıştır. Bu durumda Avrupa Birliği Posta Direktifinde[35], evrensel posta hizmetlerinin sağlanmasında birden fazla evrensel posta hizmete yükümlüsü belirlenebileceği kuralı ile ters düşmektedir[36].
Kargo hizmetleri bakımından; Türkiye serbest piyasa erişimi ve yabancı hizmet sağlayıcılarına uygulanacak milli uygulamalar bakımından hemen hemen tüm taahhütlerini yerine getirmiş bulunmaktadır. Yabancı tüzel kişi hizmet sağlayıcıları bakımından tam olarak yerine getirilen GATS taahhütleri dışında, yabancı üst yöneticiler, müdürler ve uzmanlar bakımından halen bazı kısıtlamalar devam etmektedir. Bu kısıtlamalar genel olarak oturma ve çalışma izninin alınması ile ilgili sürelerle alakalıdır.
Sağlık hizmetleri bakımından; Türkiye, sınır aşan hastane hizmetleri sağlayıcısı yabancılara, yurt dışında hizmet tüketimine ve yabacıların ticari varlığına yönelik kendi milli uygulamalarını GATS’da ki taahhütleri ile uyumlu hale getirmiştir. Özellikle yurt dışında sağlık hizmetlerinde faydalanma ve ticari varlık yolu ile hizmet sağlanması durumlarında hizmet sağlayıcılarına piyasaya tam erişim imkânı sağlanırken, yabancı şirketlerin Türkiye’de hastane açmak istemeleri durumunda Sağlık Bakanlığı’ndan izin almaları uygulaması devam etmektedir.
Muhasebeleştirme, Denetleme ve Defter Tutma hizmetleri bakımından; Türkiye, bu hizmetlerin yurt dışında alınması yolu ile yabancı firmalar tarafından sunulması halinde uygulanacak milli uygulamalarını ve tam piyasa erişimlerini GATS taahhütleri ile uyumlu hale getirmiştir. Bununla birlikte Türkiye sınır aşan tedarikler ile ilgili kısıtlama uygulama hakkını saklı tutmaktadır. Ayrıca ticari varlıklar bakımından, piyasaya giriş şartları bu hizmet sağlayıcılarının ilgili meslek odasına kayıt hakkını kazananlarla sınırlandırılmıştır[37].
Reklam hizmetleri bakımından; Türkiye GATS taahhütlerini tam olarak yerine getirmiştir. Bütün reklam hizmetleri bu taahhütlerden faydalanmaktadır. Bununla birlikte Türkiye, yerli ve yabancı reklam hizmeti sağlayıcıları arasında ayrım yapmaksızın, uyuşturucu, tütün ve alkol reklamlarına yönelik yasaklar uygulamaya devam etmektedir.
Yasal hizmetler bakımından; Türkiye, sınır aşan hizmet tedarikleri, yurt dışında tüketim ve ticari varlık yolu ile yasal hizmetleri sunan yabancı tedarikçilerin piyasaya erişiminin sağlanması yönünde GATS taahhütlerini tam olarak yerine getirmiştir. Ancak Türkiye’nin bu alandaki taahhütleri karşılıklılık ilkesinin şartlarını oluşturan bir en çok kayrılan ülke istisnası içermektedir. Buna göre Türk vatandaşlarının profesyonel hizmet verme şartlarının kısıtlandığı bir ülkenin vatandaşları, Türkiye’de aynı kısıtlamalara tabi tutulacaktır.
İnşaat hizmetleri bakımından; Türkiye, GATS kapsamında, ön yapım işleri, özel ticari inşaat işleri ve kiralama hizmetleri ile alakalı bir taahhüt sunmamıştır. İnşaat hizmetleri kapsamına giren temel bazı tedarikler bakımından ise taahhütlerde bulunulmuştur. Ticari varlık yolu ile sunulan hizmetlerde, Medeni Kanuna göre kurulan bazı ortaklıklar bakımından Hazine Müsteşarlığı ve Ekonomi Bakanlığının izni gerekmektedir. Yabancı tüzel kişilerin inşaat hizmetlerinde varlığı bakımından, Türkiye bu yabancı hizmet sağlayıcılarının ilgili oda birliklerine geçici üye olmalarını şart koşmaktadır. Bu tür hizmet türlerinde faaliyet gösteren yabancılar, ülkelerin sanayi içi taahhütleri tarafından hatları belirlenen ulusal uygulamalar ötesinde bir kısıtlama ile karşılaşmamaktadırlar.
Demiryolu ve karayolu yolcu taşımacılığı ve yük taşımacılığı hizmetleri bakımından; Türkiye, demiryolu yolcu ve yük taşımacılığı ile ilgili olarak yurtdışında tüketim yoluyla verilen hizmetler bakımından piyasaya tam giriş ve ulusal uygulamaları garanti altına almıştır. Ayrıca Türkiye, sınır aşan hizmet sunumu ve ticari varlık yolu ile sağlanan hizmetler bakımından da ulusal uygulamaları GATS ile uyumlu hale getirmekle birlikte bu tür hizmet sağlayıcıları bakımından bir kamu tekeli durumunda olan demiryolu taşımacılığı pazarına girişi kısıtlamıştır.
Karayolu yolcu ve yük taşımacılığı bakımından, yurtdışında tüketim yoluyla verilen hizmetler ile ilgili piyasaya tam girişi ve ulusal uygulamalardan faydalanmayı sağlamaktadır. Bu alanda ticari varlık olarak hizmet sunanlar bakımından, Türkiye kendi ulusal uygulamalarını GATS taahhütlerine uygun hale getirmiştir ancak piyasaya giriş için Türk ve yabancı hizmet sunucuları bakımından yasal bir yük taşımacılığı lisansı alma ve uluslararası nakliyeci olma şartları bulunmaktadır[38].
Seyahat ve turizm hizmetleri bakımından; Türkiye'nin taahhüt çizelgesinde en fazla sınırlamalar seyahat ve turizm hizmetleri ile alakalıdır. Çizelge, pansiyon ve gıda hizmetlerinin yanında seyahat acentesi hizmetlerini kapsarken, turist rehberliği hizmetini kapsam dışı bırakmıştır. Türkiye özellikle ticari varlık şeklinde faaliyet gösteren yabancı şirketler bakımından gıda ve pansiyon hizmetleri ile alakalı piyasaya tam erişim imkânı sağlamıştır. Bununla birlikte pansiyon ve gıda hizmetlerinden yurt dışında faydalanma durumunda Türk vatandaşları bakımından seyahat özgürlüğünü kısıtlayıcı yönde bir yurt dışı çıkış harcı uygulaması mevcuttu. Avrupa Birliği'ne uyum sürecinde, seyahat özgürlüğünü kısıtlayan bu yüksek harç uygulaması kaldırılmıştır. Hâlihazırda yurtdışı çıkış harcı 15 TL olarak uygulanmaktadır[39].
3. GATS’ın KAMU HİZMETLERİ BAKIMINDAN KAMU GİRİŞİMCİLİĞİNE ETKİLERİ
1980'li yıllardan itibaren, küreselleşmenin de etkisiyle giderek gelişen ve artan uluslararası hizmet ticareti pastasından en büyük dilime sahip olmak isteyen gelişmiş ülkelerin çabaları sonucunda DTÖ'yu kuran Nihai Senede ek olarak yürürlüğe giren GATS, özellikle gelişmekte olan ülkeler ve az gelişmiş ülkeler tarafından kamu yararı güdülerek sunulan ve tekel konumunda olan kamu hizmetlerinin, serbest piyasa şartlarına uygun hale getirilmesi ayrıca iç ve dış piyasa aktörlerini kapsayan özel sektör tarafından da sunulmasını hedeflemektedir[40].
Önceki bölümlerde de belirtildiği üzere Anlaşmada, hizmet tanımının muğlak bırakılmış olması ve GATS kapsamına hangi kamu hizmetlerinin girdiğinin ya da girmediğinin tam olarak belirtilmemesi aslında Anlaşmanın dinamik yapısından kaynaklanmaktadır. Çünkü GATS yürürlüğe girdiği 1995 yılından buyana kapsamının genişletilmesi amacıyla yapılan görüşmelere konu olmuştur[41]. Bu açıdan bakıldığında, GATS kapsamının genişletilmesi, kamu yararı güdülerek devlet eliyle yürütülen kamu hizmetlerinin miktarının azalmasına ve sonuçta devletin asli görevleri arasında yer alan güvenlik hizmetleri dışında bütün hizmetlerin özel sektör faaliyetlerine açılmasına yol açacaktır.
Kapitalist ekonomi, üretim araçları üzerindeki mülkiyet hakkının büyük oranda özel sektörün elinde olduğu, serbest piyasa ve rekabet şartlarının hâkim olduğu, devletin piyasaya müdahalesinin asgari düzeyde olduğu bir ekonomik sistemken, sosyalist ekonomi ise üretim araçlarının hâkimiyetin, büyük oranda devletin elinde olduğu ve devlet tekelinin maksimum olduğu bir ekonomik sistemi ifade etmektedir. Bununla birlikte dünya üzerinde, özellikle de günümüzde ne kapitalist ekonominin ne de sosyalist ekonominin saf halde uygulandığı bir ülke bulunmamaktadır. Hem ileri kapitalist ekonomiye sahip gelişmiş ülkeler de hem de devlet müdahaleciliğinin ve tekelinin yoğun olduğu az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde özel sektör ve kamu sektörü girişimleri bir arada bulunmakta ancak yoğunlukları değişmektedir.
Bununla birlikte, gelişmiş ülkeler ve bunların dünya üzerindeki temsilcileri konumunda olan çok uluslu şirketler, özellikle kendi pazar paylarını arttırmak ve karlarını maksimize etmek için, gelişmekte olan ülke piyasalarına yönelmektedirler. Ancak bu ülkelerde özellikle hizmetler sektörü alanında kamu girişimlerinin tekel konumunda olması ve piyasaya girişlerin kısıtlı olması çok uluslu şirketlerin yayılımının önünde engel teşkil etmektedir. Bu nedenle özellikle, 1980’lerden sonra GATT’ın kapsamının hizmet ticaretini de içine alacak şekilde genişletilerek, dünya mal ve hizmet ticaretine yön verecek uluslararası bir örgütün kurulması çabaları hız kazanmıştır[42].
DTÖ’nün 1995 yılında kurulması ile birlikte bu örgütü kuran Nihai Senedin eki olarak yürürlüğe giren GATS, uluslararası hizmet ticaretinin kurallarını düzenleyerek, hizmet ticareti önündeki ulusal engellerin kaldırılmasını ya da asgari düzeye indirilmesini amaçlamaktadır[43]. Bunu yaparken de gelişmiş ülkelerin çok uluslu şirketlerinin, gelişmekte olan ülkelerin hizmet piyasasına girebilmesinin tek yolu olarak, bu ülkelere piyasaların serbestleştirilmesi ve kamu tekelindeki hizmet sektörlerinin özelleştirilmesi dayatılmıştır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomiler açısından karşılıklı bir kazan-kazan yolu olarak görülen GATS, gelişmekte olan ülkeler bakımından yabancı sermaye girişlerini arttırması, gelişmiş ülkeler bakımından ise piyasa genişlemesi sağlaması bakımından önemlidir.
Ancak sonuç olarak GATS doğası gereği, üye ülkelerde kamu yararı güdülerek verilmesi gereken kamu hizmetlerinin, tekel konumundaki kamu girişimleri ya da kamu kuruluşları aracılığıyla değil, serbest piyasa şartları altında rekabete açık olarak özel teşebbüslerce verilmesini amaçlamaktadır. Bunun neticesinde, kamu hizmetlerinin sunulmasında en önemli amaç olan kamu yararının, giderek serbest piyasa ekonomisinin amacı olan kar maksimizasyonuna yerini bırakması kaçınılmaz bir son olarak görülebilir.
SONUÇ
20 inci yüzyılın ikinci yarısından itibaren artan küreselleşme neticesinde, Dünya karasal sınırlara rağmen ülkelerin giderek birbirine yakınlaştığı ve birçok açıdan birbirine bağlandığı bir yer haline gelmiştir. Küreselleşmenin, dünya ticaretine en önemli getirilerinden biri uluslararası alanda gelişen hizmet ticareti olmuştur. Hizmet ticaretinin geleneksel mal ticareti gibi fiziki ve gümrük sınırlarına bağlı olmayan yapısı ve internet teknolojisinin de gelişiminin sunmuş olduğu fırsatlardan faydalanması, halen önde giden uluslararası mal ticaretini yakalayacak bir potansiyele sahip olmasına neden olmuştur.
Bununla birlikte, bu tür bir ticaretin uluslararası alanda kurallarının eksikliği ve farlı ülke uygulamaları, uluslararası rekabetin önünde engel teşkil etmekteydi. Uluslararası mal ticaretinin kurallarının 1947 yılında imzalanan GATT ile düzenlenmiş olmasına rağmen, hizmet ticareti ile ilgili böyle bir düzenlemenin olmayışı bu alanda büyük bir boşluğa işaret etmekteydi.
Gelişen hizmet ticareti kavramı ve bu ticaretin uluslararası getirisinden en fazla payı almak isteyen gelişmiş ülkelerin çabaları neticesinde 1995 yılında kurulan DTÖ’nün kurucu anlaşmasının bir eki olarak GATS yürürlüğe girmiştir. Türkiye de Uruguay Round görüşmelerinin tarafı olarak hem DTÖ hem de GATS’a taraf olmuştur.
GATS’ın en önemli özelliği hizmet ticaretinin kurallarını oluşturmasıdır. Ancak kendi içinde hizmet tanımı yaparken tam bir kesinlikle davranmamıştır. Bunun nedeni GATS’ın sürekli genişleme eğiliminde olan hizmet tanımı çerçevesidir. Kamu idaresi tarafından doğrudan verilmeyen tüm hizmetler bu tanımın içine sokulmak istenilmiştir. Oysaki günümüzde, sosyalist ekonomilerde bile tamamı devlet eliyle verilen ve tekel konumunda olan kamu hizmetleri sınırlı sayıda kalmıştır. Zaten gelişmiş ülkeler, bu türden gelişmekte olan ülke hizmet piyasalarına tam erişimi sağlayabilmek adına, IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlar aracılığı ile bu ülkelere serbestleştirme ve özelleştirme politikalarını dayatmışlardır.
Türkiye’de GATS çerçevesinde vermiş olduğu taahhütleri yerine getirmeye çalışmaktadır. Türkiye’nin hizmetler sektörü ile ilgili olarak yapmak zorunda olduğu serbestleştirme ve özelleştirme çalışmaları sadece GATS taahhütleri değil aynı zamanda tam üyelik süreci devam eden Avrupa Birliği’nin hizmetler sektörü ile ilgili düzenlemelerine de uyum sağlamasının bir sonucudur. Bu alanda özellikle Türk Telekom’un özelleştirilmesi en önemli adım olmuştur.
KAYNAKÇA
ALTIN,A., 2013, KAMU HİZMETİ ANLAYIŞINDA DEĞİŞİM, ANEMON Muş Alparslan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi ISSN: 2147-7655, Cilt:1 Sayı:2
DİNÇER,G. ve ÇAKMAK, U.,2008, “GATS Çerçevesinde Gerçek Kişilerin Geçici Hareketliliğinin Liberalizasyonu Üzerine Bir Değerlendirme”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi 63 (4)
Directive 2008/6/EC of the European Parliament and of the Council of 20 Februray 2008 amending Directive 97/67/EC with regard to the full accomplishment of the internal market of Community postal services, Official Journal of the European Union, 27.2.2008, L 52/3
EROĞLU, A., 2014, “Posta Hizmetleri Pazarında Tekelci Yapıdan Rekabetçi Yapıya Geçiş Süreci: Düzenlemeler, AB Uygulamaları ve Türkiye İçin Öneriler”, Bilişim Uzmanlığı Tezi, Ankara, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu
Gelir İdaresi Başkanlığı,2009, GATT Bilgilendirme Rehberi, GATT (90) Müdürlüğü Yayın No: 95
GÖNEN, Y.,2010, “Elektrik Piyasası Faaliyetlerinin Kamu hizmeti Niteliğine ilişkin Bir Değerlendirme” Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. XIV, Sayı. 2
GÜZELSARI, S., 2009, “Küresel Kapitalizmin Anayasası:GATS”, Praksis, Sayı 9
Hoekman, B., 2006, “The General Agreement on Trade in Services: Doomed to Fail? Does it Matter?”, The Research Institute of Industrial Economics, Stockholm, http://citeseerx.ist.psu.edu/viewdoc/download?doi=10.1.1.491.2565&rep=rep1&type=pdf
KIYAN,Z., ve YÜKSEL, H., 2011, “GATS ve Küreselleşen Kamu Hizmetleri: Türkiye ve Türk Telekom Örneği”, Amme İdaresi Dergisi, Cilt 44 Sayı 1
Mashayekhi, M. and Gibbs, M., 1999, Lessons from the Uruguay Round Negotiations on investment, Journal of World Trade 1999 : DEC, VOL. 33:6,
Marchetti, Juan A. ve Mavroidis, Petros C., 2011, “The Genesis of the GATS (General Agreement on Trade in Services)”, The European Journal of International Law, Vol. 22 no. 3
MEHDİYEV, F. ve SAYGIN,E., 2011, “Hizmet Ticareti Genel Anlaşması (GATS), AB Hukuku ve Kamu Hizmetleri Rejimi”, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 19, Sayı 2
Onar, S. (1966). İdare Hukukunun Umumi Esasları. Cilt (1)., Hak Kitapevi, İstanbul: İsmail Akgün Matbaası
Posta Hizmetleri Kanunu, Kanun No. 6475,Kabul Tarihi: 9/5/2013, Resmi Gazete, 23.05.2013, sayı 28655
TOPCU,E., HAYIRSEVER. F., 2010, “Avrupa Birliği ve Hizmet Ticaretinin Liberalizasyonu” Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Y.2010, C.15, S.2
SÖNMEZ, S.,2002,“Küreselleşme Ortamında Kamu İşletmeciliği İçin Bir Strateji Oluşturulabilir mi?” Türkiye 13. Kömür Kongresi Bildiriler Kitabı, 29-31 Mayıs 2002
U.S. International Trade Commission, 1998, General Agreement on Trade in Services: Examination of the Schedules of Commitments Submitted by Eastern Europe, the European Free Trade Association, and Turkey, Investigation No. 332-385, Publication 3127
YILMAZ, D., 2008, Türk Hukukunda Kamu Hizmeti Kavramı ve Kriterleri, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XII, Y. 2008, Sa. 1-2
WTO, General Agreement On Trade In Servıces,İnternet Erişim Ekim 2015, https://www.wto.org/english/docs_e/legal_e/26-gats.pdf
WTO Trade in Services Division, 2013, The General Agreement On Trade In Servıces An Introductıon,İnternet Erişim Ekim 2015 https://www.wto.org/english/tratop_e/serv_e/gsintr_e.pdf
[1] WTO, General Agreement On Trade In Servıces,(Erişim Tarihi: 10.10.2015), https://www.wto.org/english/docs_e/legal_e/26-gats.pdf
[2] GATT (General Agreement on Trade and Tariffs, Dünya Ticaret Örgütü kurulmadan önce dünya mal ticaretini düzenleyen uluslararası anlaşmadır) 1948 yılında yürürlüğe girmiş ve dünya mal ticaretinin hukuki çerçevesini düzenlemektedir.
[4] Bernard Hoekman, 2006, “The General Agreement on Trade in Services: Doomed to Fail? Does it Matter?”, The Research Institute of Industrial Economics, Stockholm, http://citeseerx.ist.psu.edu/viewdoc/download?doi=10.1.1.491.2565&rep=rep1&type=pdf (Erişim Tarihi: 10.10.2015)
[5] Mina Mashayekhi, and Murray Gibbs, 1999, Lessons from the Uruguay Round Negotiations on investment, Journal of World Trade 1999 : DEC, VOL. 33:6, p. 1-26
[6] Gönül DİNÇER, ve Umut ÇAKMAK, 2008, “GATS Çerçevesinde Gerçek Kişilerin Geçici Hareketliliğinin Liberalizasyonu Üzerine Bir Değerlendirme”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi 63 (4),ss. 135-154
[7] Zafer KIYAN ve Hakan YÜKSEL, 2011, “GATS ve Küreselleşen Kamu Hizmetleri: Türkiye ve Türk Telekom Örneği”, Amme İdaresi Dergisi, Cilt 44 Sayı 1 s:25-49
[10] WTO, General Agreement On Trade In Servıces, (İnternet Erişim 15.10.2015), https://www.wto.org/english/docs_e/legal_e/26-gats.pdf
[11] Ferhat MEHDİYEV ve Engin SAYGIN, 2011, “Hizmet Ticareti Genel Anlaşması (GATS), AB Hukuku ve Kamu Hizmetleri Rejimi”, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 19, Sayı 2
[14] Abdurrahman EROĞLU, 2014, “Posta Hizmetleri Pazarında Tekelci Yapıdan Rekabetçi Yapıya Geçiş Süreci: Düzenlemeler, AB Uygulamaları ve Türkiye İçin Öneriler”, Bilişim Uzmanlığı Tezi, Ankara, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu
[15] WTO, General Agreement On Trade In Servıces, (İnternet Erişim 15.10.2015), https://www.wto.org/english/docs_e/legal_e/26-gats.pdf
[17] WTO Trade in Services Division, 2013, The General Agreement On Trade In Servıces An Introductıon,(İnternet Erişim 15.10. 2015) https://www.wto.org/english/tratop_e/serv_e/gsintr_e.pdf
[18] Yakup GÖNEN, ,2010, “Elektrik Piyasası Faaliyetlerinin Kamu hizmeti Niteliğine ilişkin Bir Değerlendirme” Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. XIV, Sayı. 2
[19] WTO Trade in Services Division, 2013, The General Agreement On Trade In Servıces An Introductıon,(İnternet Erişim 15.10. 2015) https://www.wto.org/english/tratop_e/serv_e/gsintr_e.pdf
[20] Gelir İdaresi Başkanlığı,2009, GATT Bilgilendirme Rehberi, GATT (90) Müdürlüğü Yayın No: 95
[21] WTO Trade in Services Division, 2013, The General Agreement On Trade In Servıces An Introductıon,(İnternet Erişim 15.10. 2015) https://www.wto.org/english/tratop_e/serv_e/gsintr_e.pdf
[23] TEPAV,2008, Dünya Ticaret Örgütü Doha Turu Çok Taraflı Ticaret Müzakereleri Ve Türkiye, Editörler; M. Sait AKMAN ve Şahin YAMAN,
[24] Dilşat YILMAZ, 2008, Türk Hukukunda Kamu Hizmeti Kavramı ve Kriterleri, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XII, Y. 2008, Sa. 1-2
[27] Sıddık Sami Onar Onar, S. (1966). İdare Hukukunun Umumi Esasları. Cilt (1)., Hak Kitapevi, İstanbul: İsmail Akgün Matbaası, s.1-8
[28] Aytuğ ALTIN, 2013, KAMU HİZMETİ ANLAYIŞINDA DEĞİŞİM, ANEMON Muş Alparslan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi ISSN: 2147-7655, Cilt:1Sayı:2, ss.101-118
[30] WTO Trade in Services Division, 2013, The General Agreement On Trade In Servıces An Introductıon,(İnternet Erişim 15.10. 2015) https://www.wto.org/english/tratop_e/serv_e/gsintr_e.pdf
[31] TEKEL, 2001 yılında Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun (ÖYK) 2001/06 sayılı kararıyla özelleştirme kapsam ve programına alındı.
[32] U.S. International Trade Commission, 1998, General Agreement on Trade in Services: Examination of the Schedules of Commitments Submitted by Eastern Europe, the European Free Trade Association, and Turkey, Investigation No. 332-385, Publication 3127
[34] Posta Hizmetleri Kanunu, Kanun No. 6475,Kabul Tarihi: 9/5/2013, Resmi Gazete, 23.05.2013, sayı 28655
[35] Directive 2008/6/EC of the European Parliament and of the Council of 20 Februray 2008 amending Directive 97/67/EC with regard to the full accomplishment of the internal market of Community postal services, Official Journal of the European Union, 27.2.2008, L 52/3
[36] Abdullah EROĞLU, 2014, “Posta Hizmetleri Pazarında Tekelci Yapıdan Rekabetçi Yapıya Geçiş Süreci: Düzenlemeler, AB Uygulamaları ve Türkiye İçin Öneriler”, Bilişim Uzmanlığı Tezi, Ankara, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu
[37] U.S. International Trade Commission, 1998, General Agreement on Trade in Services: Examination of the Schedules of Commitments Submitted by Eastern Europe, the European Free Trade Association, and Turkey, Investigation No. 332-385, Publication 3127
[38] U.S. International Trade Commission, 1998, General Agreement on Trade in Services: Examination of the Schedules of Commitments Submitted by Eastern Europe, the European Free Trade Association, and Turkey, Investigation No. 332-385, Publication 3127
[39] Yurt Dışına Çıkış Harcı Hakkında Kanun İle Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, Kanun No. 5597, Kabul Tarihi : 8/3/2007, Resmî Gazete, 23/03/2007 tarih ve 26471 Sayı
[40] Juan A. Marchettiand Petros C. Mavroidis, 2011, “The Genesis of the GATS (General Agreement on Trade in Services)”, The European Journal of International Law, Vol. 22 no. 3 ss.689–721
[42] Mina Mashayekhi, and Murray Gibbs, 1999, Lessons from the Uruguay Round Negotiations on investment, Journal of World Trade 1999 : DEC, VOL. 33:6, p. 1-26
[43] WTO Trade in Services Division, 2013, The General Agreement On Trade In Servıces An Introductıon,(İnternet Erişim 15.10. 2015) https://www.wto.org/english/tratop_e/serv_e/gsintr_e.pdf